Meşhur çikolataları, Alp’leri, rengarenk kartpostalları ve en önemlisi gelişmiş refah düzeyiyle insanların rüyalarını süsleyen İSVİÇRE… Tabi sadece aklımıza gelenler bunlarla sınırlı değil, işte Heidi’nin Gerçek Hikayesi…
Çocukluğumuzun en sevilen,masumiyetin,saflığın simgesi haline gelen bir de ”HEIDI”miz vardı bizim. Çıplak ayaklarıyla yemyeşil dağlar silsilesinde bir yandan diğer yana koşan,sıradan hatta basit kıyafetleriyle tüm yaştan herkesin kalbinde yer edinen kırmızı yanaklı kız çocuğu…
Heidi’nin ayakları hep çıplaktı çünkü o dönemde kız ya da erkek tüm köle çocukları diğer çocuklardan ayıran dramın sembolüydü. Herhangi bir sebeple ayrılan çiftlerin,fakir ailelerin,devlete borcu olanların,suç işlemiş ailelerin çocukları çocuk yaşta çalıştırılmak üzere başka ailelerin yanlarına verilirdi.
Daha sonra bu uygulama kalktı ve bu çocuklar kiralık olarak çiftliklere verildi ve pazarlarda satışa çıkarıldı. Dünyadaki varlıklarıyla,paspal kıyafetleriyle hayvanlardan bile daha az öneme sahip olan bu çocukların durumu toplumsal hayatın normal bir durumu haline geldi. Yıllar sonra bile konuşmaktan kaçındıkları, sözde medeniyetin nirvana ülkelerinden biri olan İsviçre’nin bilinmeyen utanç tablosudur Heidi.
Verdingkinder…Sözleşmeli Çocuklar…Tüm dünyanın en büyük tabularından biridir.
KAYNAKLAR: 1